Ömercan Kömür

Öncelikle ; İki kollu, iki bacaklı; on ellerde, on da ayaklarda olmak üzere toplamda yirmi parmak sahibi, suratında iki göz, bir ağız ve iki burun deliği ihtiva eden bir insanım.

ayirca ; ben izlediği yabancı filmlerde 'türkiye' ile ilgili bir şey geçince heyecanlanan türk genciyim. usual suspects'te keyser soze'nin türk olma ihtimalini sevdim ben. himym'da j.lo türk kahvesini seçince ya da barney 'türk lezbiyenleri' benzetmesini yapınca hemen koşup insanlara bunu anlattım. Hangover'da 'baklava' mevzusu geçince gururlandım. hatta izlediğim en iyi film de snatch; jason'ın lakabı 'turkish' diye.

Iç dünyamın çelişkilerle dolu olduğunu daha çocukluğumda anlamıştım. Çok geniş bir hayal gücüm vardı. Serüven romanlarında , önemli mektupların şişelere konulup denize atıldığıni okurken delice bir heyecan duyardım. Bende itiraflarimi bir şişeye koyup marmara denizine atmak istiyordum. Garip bir çocuktum. Köyde bağ da oynarken yakaladığım iğrenç pis böcekleri öldürmekten zevk alırdım. Ama adil davranırdım . Suçsuz bir canlının benim yüzümden acı çekmesi dayanamazdım onun için her gece dedemden o böcekler ile ilgili bilgi alırdım onun için bir şema bile hazırlamıştım ve adil,eşit bir ölüm sağlamaya çalışırdım bir ruh doktoru bu çelişkili duygularımı anlayacaktır sanırım veya küçükken böcek sevmeyenler :-)...

Size birşey anlatacağım,

Kötü amaçların güdüldüğü bir öğretmen okulundayız. Yetiştirilen öğretmenlere öğrencileri nasıl muvaffakiyetsizleştirecekleri öğretiliyor. Yani öğretmenler birer muvaffakiyetsizleştirici olarak yetiştiriliyorlar. Fakat öğretmenlerden biri muvaffakiyetsizleştirici olmayı, yani muvaffakiyetsizleştiricileştirilmeyi reddediyor, bu konuda ileri geri konuşuyor. Bütün öğretmenleri kolayca muvaffakiyetsizleştiricileştiriverebileceğini düşünen okul müdürü bu duruma sinirleniyor, ve söz konusu öğretmeni makamına çağırıp ona diyor ki ;Muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine laflar ediyormuşsunuz ha